Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Eğitim Bölümü öğrencileri tarafından düzenlenen ve Hayat Bağış Kulübü’nün de desteklediği panel, Kültür ve Gösteri Merkezi’nde gerçekleştirildi.
Paneli Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreteri Prof. Dr. Fazlı Erdoğan, İl Sağlık Müdürü Serhat Vançelik, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Davut Yaylalı ve çok sayıda akademisyen ile üniversite öğrenci izledi.
Başkanlığını Prof.Dr.Nurullah Altaş’ın yaptığı panele konuşmacı olarak Organ ve Doku Nakli Erzurum Bölge Müdürü Dr.Fatih Kacıroğlu, Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Organ Nakil Müdürü Doç.Dr. Bülent Aydınlı ve İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Resul Öztürk katıldı.
İstiklal Marşı ile başlayan panelde öğrencilerin hazırladıkları organ nakli konulu slayt gösterisi izletildi. Daha sonra 2010 yılında gerçekleştirilen organ nakli ile hayata yeniden tutunan Sinan Parduş, kürsüye gelerek konuklara kısa bir konuşma yaptı. Parduş yaptığı konuşmada, “ Hepimiz bu durumlardan geçebiliriz. Ben hastanede yattığım dönemlerde küçük çocukları görünce kendi derdimi unutuyordum. Ben kurtuldum. İnşallah o çocuklarda kurtulacak” diye konuştu.
“Organ dağıtımı herkese eşit yapılıyor”
Türkiye’de ki organ naklinin tarihinden bahseden Dr. Fatih Kacıroğlu, Türkiye’de ilk naklin 1969 yılında kalp nakli yapıldığını, fakat başarısızlıkla sonuçlandığını söyledi. Salonda bulunanlara organ bağışının şartlarını ve yasal çerçevelerini anlatan Kacıroğlu, “Canlı insandan böbrek ve karaciğer nakli yapılabiliyor. Bunun için verici ile alıcı arasındaki uyuma bakılıyor. Tüm tetkikler gerçekleştirildikten sonra nakil işlemi gerçekleşebiliyor. Her insan organ bağışlayabilir” dedi. Beyin ölümü hakkında katılımcılara bilgi veren Kacıroğlu, bu tür vakalarda aile isteği organ bağışı yapıldığını söyledi. Kacıroğlu, “Beyin ölümü tüm beyin fonksiyonlarının işlevini kaybetme olayıdır. Kafa içindeki basınçtan dolayı beyne oksijen gidemiyor ve bu 8 dakikadan fazla sürerse beyin ölümü gerçekleşmiş oluyor. Duyduğumuz gibi yıllardır beyin ölümü gerçekleşmiş ama hala yaşıyor sözleri doğru değildir. Bitkisel hayat ile beyin ölümü ayrı şeylerdir. Beyin ölümü gerçekleşen bir hastanın hayata dönmesi mümkün değildir. Bu tür vakalar genelde beyin kanamaları ve travmalara bağlı gerçekleşir. Yapılan araştırmada beyin ölümü gerçekleşen bir insanın hayata dönüşü olmamıştır. Kanunla beyin ölümü tıbbi ölüm olarak kabul edilir. Ülkemizde böyle vakalarda dört ayrı dalda hekim raporu ile ailelerle görüşülüyor ve organlarının alınması talebi iletiliyor. Eğer kabul edilirse başka insanlara yaşam şansı bulmak için organ naklini yapıyoruz. Ailenin isteği olmadan isimde açıklanmıyor” şeklinde konuştu.
Bağışlanan organların dağıtımı konusunda adaletin gözetildiğini söyleyen Kacıroğlu, “Ulusal Koordinasyon Merkezi organların dağıtımını yükleniyor. Bu dağıtım tamamen adaletli bir şekilde yapılıyor. Herhangi bir sanatçı, politikacı, zengin, fakir gibi bir ayrım yapılmıyor. Bütün insanlar eşittirler. Her hasta bir organ bağış merkezine başvurusunu yaparak bekliyor. Bu yıl 69 nakli yapıldı. Bu çok ciddi bir başarıdır” dedi. İspanya’da ki organ bağışının Türkiye’nin 10 katı olduğunu söyleyen Doç. Dr. Kacıroğlu, “ İspanya’ya medeniyeti biz götürdük ama onlar bizden 10 kat ilerideler” dedi.
“Cennet o annenin ayaklarında”
Panelde ikinci konuşmacı olarak kürsüye gelen Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Organ Nakli Merkezi Müdürü Doç. Dr. Bülent Aydınlı, devletin nakil konusunda büyük hizmetler verdiğini söyleyerek, “ Bakanlığımızın ambulans ve uçaklarla tüm imkanları bizlere verdi. Organlar nerede olursa olsun aldığımız imkanlarla her yere yetiştiriyoruz. Çok hızlı bir süreçtir. Gecenin bir yarısı da olsa ameliyata giriyoruz. Başka insanlara hayat vermek için devlette tabiplerde her türlü fedakarlığı yapıyor” ifadelerini kullandı. Çocuğunun organlarını bağışlayabilen annenin mübarek olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Aydınlı, şunları söyledi:“1 yaşındaki bir çocuğun bile organı bağışlanabilir. Bu işlemi kurum olarak bizlerde gerçekleştirdik. Aslında şuna dikkat çekmek lazım 1 yaşında beyin ölümü gerçekleşmiş evladının organlarını bağışlayabilecek bir anne ne mübarek bir annedir. İşte bu annenin ayakları altındadır cennet. Kendi acısı yaşıyor ama organlarını heba etmeden başka çocukların hayatını kurtarabiliyor.”
Organ nakli caizdir
Kalbine bir kez sor, hayat vermek ister misin ? sloganıyla yapılan panelin son bölümünde ise organ naklinin İslami boyutları konuşuldu. Konu ile ilgili panele katılan Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Resul Öztürk, bağışın dinen caiz olduğunu söyleyerek Kur’an-ı Kerim’den de örnek verdi. Öztürk, “Dinen bunda hiçbir sakınca olmadığı yıllar önce kabul görülmüştür. 1952 yılında Ömer Nasuhi Bilmen Diyanet Başkanı iken alınmış bir karardır. 1960-68 ve 1980 de diğer İslam ülkelerinde alınan kararlarla buna müsaade edilmiştir. Organ nakli ile ilgili açık bir ayet ve ya hadis olmadığından dolayı bu bir içtihadi karadır. En açık ayet Maide 32’de “ Kim haksız yere bir insanı öldürürse tüm insanlığı öldürmüş gibidir, kim de bir insanı diriltirse tüm insanlığı diriltmiş gibidir” diye buyuruyor. Burada diriltmek hem maddi anlamda hayatını sürdürmesine vesile olmak hem de manevi anlamda da onu küfürden, şirkten kurtarılmasına vesile olmaktır” dedi. Organ nakli konusunda İslam alimlerinin bazı hususları öne çıkardıklarını söyleyen Doç. Dr. Öztürk, “ İslam alimleri bu konuda insan canının kutsallığı konusuna dikkat çekmiştir. Bir insanın hayatı kurutulacak diye başka bir insanının hayati tehlikeye girmesi dinen yasaktır. Ölen kişilerden alınan organlardan da işlem sırasında çok dikkatli olunmalıdır. Peygamberimiz dirilere gösterilen saygının ölüye de gösterilmesi hususunda hadisleri mevcuttur. Ben eminim ki doktorlarımız ölülere de son derece saygılı ve onlara da diriler gibi muamele ediyorlar” dedi.
Tartışmanın ilk kaynağı İmam-ı Azam
İslam alimlerinin çekimser olduğu konulardan en önemlisinin bedenin emanet olması hususu olduğunu söyleyen Doç. Dr. Öztürk, İslam’da bazı zaruretlerin bulunduğunu ve bunlardan birinin de sağlık olduğunu söyledi. Öztürk, İmam-ı Azam’ın konu ile ilgili birde kıssasını anlatarak tartışma boyutlarının da değiştiğini söyledi. Öztürk, “Ölmüş bir kadının ceninin alınması tartışılırken İmam-ı Azam onun alınması gerektiğini söylüyor. İlk dönemlerden beri bu tartışılır. Bu yüzyılın başından itibaren organ naklinin tartışmaları da değişti. Organ naklinde amaç zor durumda ki insanın hayatını kurtarmaktır. Bunda İslam’da yeri çok büyüktür. Yoksa zevk olsun diye yapılacak bir şey değildir. Eskilerde hayvan kemiklerinin vücuda girmesi tartışılırken artık organlar tartışılıyor” diye konuştu.
Nakilin ve bağışın dini şartları var
Organ naklinin İslami zorunluluklarını anlatan Doç. Dr. Öztürk, “Din alimlerinin fetvalarına göre nakillerde aranacak şartlar vardır. Bunlardan biri organ alınan şahsın hayati tehlike olmamalıdır. Organ bağışlayanın sağ iken karar vermiş ise saygı gösterilmelidir. Sahipsiz bir insanın organ bağış kararını devlet verir. Organ nakledilecek kişinin buna muhtaç olması gerekir. Uzman tabipler tarafından bu muhtaçlığa karar vererek iyileşmesi yönün büyük oran vermelidir. Bir annenin kalbimi alın çocuğuma verin gibi bir durum olamaz. Alınan organın tıbbi görünümünü bozmamalıdır. Organ bağışı kazanç geliri olmamalıdır. Mal gibi alınıp satılamaz. Ancak eğer o kişinin o organa çok ihtiyaç varsa o kişide organı karşısında para istiyorsa alimlerin görüşü o para verilir ama sorumluluk organını satana aittir. Ölüden alınacaksa tıbben ölmüş olmalıdır”
Öldükten sonra organ ne olacak
Öldükten sonra organın ne olacağı sorusuna da Öztürk, “ Birde bu işin ahlaki boyutu vardır. İtikadi boyutunda bazı çekinceler var. Öldükten sonra organ ne olacaktır diye soruluyor. Cenabı Allah en küçük parçadan da insanı diriltecek kudreti vardır. Bu insanlara da Allah fırsat verecektir. Biz organımızı verdiğimiz zaman organı alan kişinin o organla günah işlemesi sorusu da oluyor. Organ bir kişi değildir. Böyle bir vebal söz konusu değildir. Çünkü kişilik transferi söz konusu değildir. Organlar bu anlamda sorumsuzdur. Asıl sorumlu kişinin kendisidir” şeklinde cevap verdi.
Organ ve Doku Nakli Paneli sonunda konuşan Sağlık İl Müdürü Serhat Vançelik, katılımın yüksek olduğuna vurgu yaparak öğrencileri tebrik etti. Vançelik, “ Bu tür etkinlikleri çok yaptık ama bazen kendi kurumumuzdan bile gelmeyenler oluyor. Katılımdan dolayı teşekkür ederim. Beyin ölümü gerçekleşmiş insana helikopter, uçak gibi her şeyi veriyoruz ve bu hocalarımız sayesinde başka insanlar hayat buluyor. Bu tür imkanların devletin bize sunmasıyla bu arkadaşlarımız bu kadar başarılılar” dedi.
Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreteri Prof. Dr. Fazlı Erdoğan ve İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Davut Yaylalı, panelistlere teşekkür etti.