Kapısı, bacası, penceresi olan bir ev düşünün, bu eve nereden gireriz? Normal olan seçenek tabi ki evin kapısından.. O vakit tokmağı çalmaya imkanımız olmalı ki; Kapıyı da çalmayı bilelim, anahtarım Riya.
Ataşehir’in güzel kızları ataşehir escort web sitesinde.
Kaba tabiriyle her türlü gösteriş diyoruz. Ruhumu yoran tabiri ise insanların takdirini ve beğenisini kazanmak için yapılan ibadet, tavır, hal hareket tarz demektir. Anlamını bildiğimiz bu ibadet şekli…
Doğru mudur ona bakalım. Bakara Suresi 264. Ayette apaçık belirtilmiştir ki, “Ey iman edenler! Allah’a ve ahiret gününe inanmadığı hâlde insanlara gösteriş olsun diye malını harcayan kimse gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve gönül kırmak suretiyle boşa çıkarmayın”.
Ayet nedir? Kuran-ı Kerimin her cümlesidir. Bu cümleler uydurmamı, gayette hayır. ALLAH’ın kelamı deriz Kutsal Kitaba. O zaman yazılı olan ayette apaçık vurgulanmıştır. Onlara iman etmek varken neden riya seçilsin. Riyakarlık ile kirlenmişse, oksitlenmişse, tövbelere rağmen riyadan geçilemiyorsa, o vakit çözümü ateşte yanmaktır. Riyaya bulaşmamak adına sürekli kendini öven ve yanınızda sizi övenlerle yan yana gelememeye özen göstermeliyiz. O sebepledir ki; Riya bulaşıcıdır.
Cahil ile etme ülfet aklının miktarı yok. Sırtı çullu kendi merkep. Boynunun yuları yok. Tabi ki her şey biranda olmuyor. Firavun anne karnındayken firavun değildi, masum bir çocuktu. Tercihler seçile seçile riya bataklığına saplanılır. Üstü başı riya ile kirlenen bir kişi o kirleri kendine yakışan süs gibi görüyorsa artık o süslerden başka bir şeyi gözü görmez olur. O zaman başından ezmek gerekiyor nefsani riya duygularını. Hep şöyle bahsederim; 6 duyu organımız var. 6’ncısı nefis, ona uymamaya çalışmalıyız. Özetle riya ve ihlas aynı kalp de olamaz. Gece ile gündüz bir arada olamadığı gibi. Anlaşılacağı üzere kocaman bir derya İhlası bırakıp riya illetine müzdarip olmak. Cüneyd-i Bağdadi’nin bir sözü takıldı gözüme. “İhlas, kul ile Allah arasında bir sırdır. Melek bilmez ki yazsın… Şeytan anlamaz ki bozsun, nefis görmez ki şımarsın.”
Neye niyet ederse insan o ortadan kalkar, ihlasta niyet olmaz, çok şeffaf bir olgudur. Perde olmaz elle tutulmaz. İhlas kelimesi düşmezse dilden, ALLAH etmesin riya ya doğru çıkıyordur bu yol. İhlas olan ortamda tevhid olmalı. ALLAH denilmeli şüpheye dahi düşülmemeli şirke davetiye çıkarmak telafisiz eylemdir. Velhasıl ALLAH’a kulluk ihlastan geçiyor. Mutluluk aranarak bulunmaz fark edilince zevkine doyulmaz. Hâl böyleyken neden yaptıklarımızı kendimiz için yapmıyoruz? Makam-mevkilerinin uğruna ve hatta menfaatlerinin uğruna belleri kamburlaşmış tedavisine geç kalmaktan sığınalım tövbeye. Durum böyle iken ihlas son günlerde ihtiyaç duyduğumuz riyanın tam zıttı haline gelen bir benlik kavgasına dönüşmüştür. Samimi tavır sergilemektense çok sahteleştik?
Her gün yüzüne baktığımız insanların hangi maskenin altında gerçekliklerine ulaşmak bu kadar fazla korkutuyor bizi? Asımın Nesli denilen nesildik bizler ne zaman şeytan hastalığına düşüp “ben” demeyi hayatımızın merkezine aldık?
Samimi tavırlara aç olduğumuz için omzuma dokunan her eli iyilik sandık, yüzümüze gülen herkesi dost sandık ve onları yanımızdaymış gibi bildik. Acaba 24 ayar diye biriktirdiklerimizin ayarı nasıl çıktı? Altın oranı ne, bakır oranı ne, demir oranı ne ve en kötüsü cüruf oranı ne? Bir ömrü fireden ibaret olanın, ya da ölçme- değerlendirme safhasında netleri sıfır çekenin karşı karşıya bulunduğu hüsranı düşünün.
Hiçbirimiz, böyle bir hikayemiz olsun istemeyiz. Bu hüsrandır. Ameller niyetlere göredir ve herkes kendine yakışanı yapar…Bugün her kim şimdiye dek ne yaşattıysa yaşattığını yaşamadan ölmeyeceğine olan inancım tam bu hususta.. Yüce Rabbimiz her şeyi gören bilendir, hususu riya olarak gördüğü her şeye bir gazabı vardır. Bizler aciz kullarız, elimizden sadece Allah’a havale etmek gelir. Ve tabi niyetlerimizde samimi, dosdoğru, çıkar gözetmeksizin bir tavır takınmaktan geçer.
Satırlarımın sonuna gelirken çevremizdeki tüm maskeli yüzlerden ve her türlü riyadan uzak kalmamız temennilerimle…