NARMANLILARIN caddenin ortasından yürüdükleri yolunda fıkralar anlatılır.
Aslında kış mevsiminde Erzurumluların da caddenin ortasından yürüme hakları olduğunu düşünüyorum.
“Niçin?” diyorsanız, anlatayım:
Bu nasıl büyükşehir ise cadde ve sokakların her iki tarafı otomobiller tarafından işgale uğradı.
Zaten cadde ve sokaklara bakınca, Türkiye’nin en büyük açık otoparklarından birini görüyorsunuz.
Trafik polisleri havalar soğuk olduğu için sokağa pek çıkamıyor.
Sadece ‘Bakan, Başbakan, Cumhurbaşkanı’ geldiğinde kavşakları tutuyorlar.
Neyse, konumuz onlar değil.
Kaldırımların bir bölümü otomobiller, diğer bölümü esnaf tarafından işgal altında tutuluyor.
Peki vatandaş nerede yürüyecek?
Çare yok ya caddenin ortasından gidecek, ya da başına buz düşecek.
BUZ DEPREMİ YAŞADIK
Çaykara Caddesinde yaya ve araç trafiğinin en yoğun olduğu 16 Şubat günü öğle saatinde sanki deprem oldu.
Yakut Plaza’nın çatısından koca buz kütlesi düştü.
“Kaçın” diye bağıran bir kişi, yayaları uyandırdı.
Ancak, biri kadın iki kişi, çatıdan düşen dev buz kütlesinin altında kaldı.
Bir anda ortalık, ana- baba gününe döndü.
Görgü tanığına göre, kadın olan sanki ‘kaldırıma yapıştı.’
Güçlü, kuvvetli olduğu her halinden belli olan sakallı amca ise sağ omzuna inen buz darbesine inat ayakta durmaya çalışıyor.
YARALILAR VAR
Allah’tan vatandaş duyarlı.
Birileri hemen 112’ye telefon ederek, ambulans istedi.
Durumu ağır olan hanım efendi, gelen ambulansa alındı.
Sakallı amcanın rengi sapsarı, sağ omuzu çökmüş gibi ve eli kanıyor.
İkinci ambulans gelldi, sağlık görevlileri kollarından tutarak ambulansa almaya çalıştılar.
Vatandaş müdahale etti:
– Aman sağ tarafına dikkat edin.
O sırada gazeteciler kameraları ile koşarak geldi.
Olayı yaşayanlar ve görenler, faciayı anlattı.
3K İLE BAŞ EDEMİYORUZ
Adına ‘3K’ diyorlar: Kar, Kış, Kıyamet.
Binlerce yıldan beri Erzurum’a kar yağıyor.
Karasal iklim Cumhuriyet döneminin eseri değil.
Türkiye’nin karlı ve soğuk kentlinde hala 3K’ya karşı gerekli önlemleri alamadık.
Eski tarihlerde kar yağdı mı, o gün bacalardaki kar küreklerle temizlenirdi.
Şimdi baca yok, yerine çatılı apartmanlar var.
Ancak çatıda biriken karı ortadan kaldıracak bir sistemi hala bulamadık.
Güneş eritiyor, gece ısı fırın altında düşüyor ve çatılardaki kar, buza dönüşüyor.
Neredeyse her çatıda yarım metreye yaklaşan buz kütlesi var.
İtfaiye Müdürlüğü, 5- 10 araçla, koskoca bir kentin çatılarını nasıl buzdan temizlesin?
GÖKTEN ‘CANLI BUZ BOMBASI’ YAĞIYOR
Çatılardaki kar ve buzlanmayla ilgili ortaokul öğrencileri bile pratik çözümler üretti.
Yakutiye’de sadece Yakut Plazada tehlike yok.
Biraz ötede ESKİ’nin bulunduğu Çaykara İş Merkezi, Havuzbaşı’na doğru Telekom binası, karşısındaki Cumhuriyet İş Merkezi, Dadaş Sinemasının önündeki Dumlu AVM, Vakıflar’a ait İş Merkezi ilk başta dikkat çekenler.
Bunların hiç birinin önüne, arkasına otomobil park etmeyin, yanından yürüyerek gitmeyin.
Çünkü kamu- özel sektöre ait tüm iş merkezleri ‘kırmızı hat’ içinde ve ‘canlı buz bombası’ taşıyor.
Apartmanın duvarına ‘Saçak altında yürümeyin, buz düşer’ levhası asmakla vicdani sorumluluktan kurtulmak mümkün mü?
Her kış mevsiminde onlarca insan ve otomobil çatılardaki buz kütleleri ve sarkıtların düşmesinden dolayı zarar görüyor.
Ya sakat kalan, hayatlarını kaybedenlerin hesabını kim verecek?
DERTLERİ ZEVK EDİNDİK
Öylesine vurdum duymaz bir toplum olduk ki, önlem alma konusunda hiç kimsenin kılı kıpırdamıyor.
Yıllardan beri kış mevsiminde, bu tür olaylar yaşıyor, İlkbaharda unutuyoruz.
Oysa her kış mevsiminde buz kütleleri ve sarkıtlar can yakıyor, hayatları yok ediyor.
Bizim insanımız otomobiliyle Paşapınar’ına gider, kuyrukta bekler, evine bidonlarla su taşır.
Biraz kabadayı ise gider marketten su alır ama “Bana paramla kirli su içirmeye hakkınız yok” diye itiraz etmez.
Bizim insanımız, zehir gibi kirli havayı ciğerlerine doldurur.
Hastalanır ama kirlilik konusunda kimseye laf söyletmez.
Şimdi, eğri oturalım, doğru konuşalım:
Su ve havaya itiraz etmeyen millet, sarkıtları mı dert edecek?