Ay doğuyor tekrardan.
Şehirler yol kenarlarına, kıyamda bekleyen gönüller göz kenarlarına toplanıyor. Mecrasına akan aydınlık, Veda Tepesinden zihin dünyamızın üzerine doğuyor. Neşr oluyor tüm diplerine kaygının ve karartının. Ay ışığı haşr oluyor meftunların avuçlarında. Gölge gölge dizili ablukalar sönüyor, bir hamiyet filizleniyor ve yağmur bir enkazın tozunu toprağına kalbediyor…
Ay doğuyor tekrardan…
Alemler, efendisine hasret. Gül; kokusuna hasret. Aşk’ın fayları izine hasret. Yaratılmış sözler O’na hasret, imsaklar aff dileyen gözlerine hasret. Hikmet hasret, ümmet hasret… Hasretin zatı, O’na hasret. Nağmeler boş çalıyorken O’nsuz, ufuklarda beliren toz bulutu kaymasından korktuğum bu toprakları tutan çınarı heyecanlandırdı. Gönüllere yola çıkan yolcu, medinelerimize geliyor ve medineler gönüllerin efendisi ile aydınlanıyor. Her köşede bir münevver doğuyor ay doğarken. Şehirler, münevverleri doğuruyor. Her münevverle gönüllerde şehirler kuruluyor, şehirler kirlerinden arınıyor yine Yesrib gibi…
Durun ve tekrar düşünün.
Ben size diyorum ki Ay doğuyor…
Karanlık bir gecede nasıl ki ay şehrin semasına doğuyorsa… Kaygılı bir geceden nasıl ki dost kaygıdan kurtuluyorsa… Uzun bir bekleyişten nasıl ki özlem vuslatı buluyorsa… Soğuk toprağı nasıl ki güneş bir öpüşle ısıtıyorsa… Keskin günahları nasıl ki bir avuç teslimiyet siliyorsa… Alemler hürmetine nasıl ki yaratılıyorsa… Ay da doğuyor yine gönüllerde. Gönüllerin Veda Tepesinden geliyor gül kokusu… Şehrin gönlü şenleniyor, genç adamın gönlünde bir şehir kuruluyor ve gönlüne Ay doğuyor….
Gözleri karartan gecelerde yaşayan gençliğin medeniyet algısı şehirlerin münevver olması ile başlar. Gençliğin zihin ve gönül dünyası münevver olmadıkça medineler münevver olamaz diyorum. Şehirlerimizi aydınlatmaya sokak lambaları yetmedi kardeşlerim. Avutulduk sokak lambalarıyla. Doğan her bedri, gecenin bedmayesi örttü. Unuttuk mu… Efendimizin yolculuğu gönüllere, gönüllerin şehrine ve şehirlerin gönlüne oluyor her an tekrar tekrar. Ve ardından Ay doğuyor…
Durun ve tekrar düşünün…
Ne mutlu ki Süreyya Işığı şimdi yüreklere düşüyor.
Genç adam, sen bu şehrin yüreğisin ve senin yüreğindeki şehirde güneş toprağı öpüyor, sema ısınıyor, Esenlik Yıldızı semaya bir ev kuruyor. Ay doğuyor ve şehir bir kez daha aydınlanıyor, Veda Tepesinden gönüllere aydınlık neşr oluyor…
Zamanın akışı kirli sulara doğru. Korkuyorum, kaygılıyım. Rüyasını gördüm her meftunun avuçları bu hazin akışa karşı yüzer gibi dua dua saçılırken şehrin sokaklarına, ay doğdu üzerimize veda tepesinden yine bir kez daha. Esenlik yıldızı ile çocuklar büyüdü, genç adamlar münevver doğdu… Her münevverin doğuşu, bu şehri karanlıktan korudu. Güneş’i toprak çağırdı, toprak güneşle har buldu. Medinelerin sokakları, münevver gençleriyle fer buldu. Boş kalmadı, her gönül kendine bir yar buldu…
Durun ve tekrar düşünün…
Ay doğuyor ve münevver bir şehir kuruluyor…
Amin…