Erzurum Haber

şişli escort beylikdüzü escort fatih escort acıbadem escort anadolu yakası escort aksaray escort bodrum escort bayan

Melamet hırkasına güvendim kime ne!

Melamet hırkasına güvendim kime ne!
Halime BİNGÖL( info@zirve2001.com )
12 Nisan 2024 - 17:17

Ben melamet hırkasını

Kendim giydim eynime

Ar u namus şişesini

Taşa çaldım kime ne

Sofular haram demişler

Bu aşkın şarabına

Ben doldurur ben içerim

Günah benim kime ne

Sofular secde ederler

Mescidin mihrabına

Yâr eşiği secdegâhım

Yüz sürerim kime ne

Gâh çıkarım gökyüzüne

Seyrederim âlemi

Gâh inerim yeryüzüne

Seyreder alem beni

Gâh giderim medreseye

Ders okurum hak için

Gâh inerim meyhaneye

Dem çekerim aşk için

Nesimi’ye sorsalar ki

Yârin ile hoş musun?

Hoş olayım olmayayım

O yâr benim kime ne

NESİMİ

Ne de güzel anlatmış yokluğu, hiçliği… Yazımın başlangıç dörtlüklerinde neye tezahür etmek istediğim gayet net anlaşılmaktadır;  Aslında hepimizin hayatında dileyip istemesek dahi katlanmak durumunda olduğunuz, güvenmemiz  neticesinde hayal kırıklığıyla ödüllendirdiğimiz  hayatımız tecelli ve zuhur etmektedir.

Hayatta bazı şeyler irade dışında gelişmektedir, güvenmek büyük erdemdir. Güven kırıklığı yaşatmak şahsa münhasır bir meziyettir. İnsanlar doğarlar, büyürler kendilerini kötülük aleminde geliştirirler.  Bunların eşref saatleri yoktur ki o saate denk gelmek vicdanlarının teline dokunup da merhamet dilenmek.

Kendimizi ifade etme çabasına girmek hüsran daniskası olacaktır. Nesimi o kadar güzel anlatmış ki; Sadece bu türkünün sözlerini dinlemek müziğin tınısı eşliğinde konuya vakfı olmak, içi boş tavırlardan uzaklaşmak, başlı başına bir hayatın özetidir.

Tasavvuf denilen büyük Derya’da kaybolmak, toplumun yozlaştırıcı etkisine karşı koymak, zihnimizin alamayacağı kadar derinlere götürür ödüllendirir ruhumuzu.

Bahsi geçen melamet bir ideolojidir. Bu ideolojide insanlar tanınmadan yargılanmamalıdır. Dünyada taklit edilemeyen tek şey cesarettir. Herkes işine geldiği yerden konuyu yorumlamıştır. Sersemlerin kendilerine biçmiş oldukları kaftanlarda imkansızlık bulunmaktadır. Maalesef ki, yeri geldiğinde kadere boyun eğmemiz basit insanların iki dudağı arasındadır. Bakış açımızı güçlendirmek adına birkaç kelimeye değinip yazımı neticelendirmeye gayret edeceğim. Umarım akıllarda kalabilir.

Yaşadığımız  coğrafya üzerinde içinde olalım veya olmayalım bir şekilde vakıf olduğumuz bir alışkanlık bir trend de sayılabilir.  Her kuruluşta mesleğe başlanmadan önce yemin metni okunur ve tasdik edilerek görev tayin edilir. Namus, şeref,  vicdan ilkeleri üzerine dayanmaktadır. Ordu mensupları namus üzerine, Türkiye’yi yönetenler, insanların can ve mal güvenliğini sağlayanlar, Türkiye’de ekonomik veriler üzerinde görevlerini icra eden bireylerin hepsi de  namus ve şeref üzerine yemin ederler.

Konu hukuk dallarına yansıdığı zaman namus ve vicdan devreye giriyor. bunun üzerine yemin ediliyor.  Namus, şeref,  haysiyet, onur hayatımıza yön veriyormuş gibi telaffuz edilse de, onur kelimesi bize ait değildir. İlkokul yıllarından hatırlanacağı üzerine, Kırım Savaşı’nda müttefiklerimizden kalan bir hatıradır “onur” aslında..  İzzet-i nefs bütün kelimeleri etrafında toparlayan o mucize bağlayıcıdır. Hatalar biz kullara özgüdür,  hatalardan ders çıkartılmadıkça kulun manası kalmamaktadır. İzzet’i nefsine düşkün olmayanın şerefinden söz edilemez. Oysaki nefsi değil aziz, bizzat zelil kılmayı marifet sayan Melâmet tarifesi nezdinde izzet-i nefsin bir değeri olmadığı için, yüksekliğin alâmeti nefsin izzetinde değil, zilletindedir.

Descartes’ın (öl. 1650) “Les passions de l-âme” adlı eserinde söyle bahseder;vicdan ve bencillik. İlki diğer gâmlığın kaynağı, ikincisi ise hodgâmlığın. Bu iki eğilim arasındaki çatışmadan da onur (namus, şeref ve haysiyet) denilen duygu zuhur ediyor.

Ey talib, hem melâmet hırkasını kendi eynine kendin giydiğini söylüyorsun, hem de başkalarının senin hakkında ne düşündüğünü önemsiyorsun.

Sen, aklınca, “Kime ne?” demenin kolay olduğunu sanıyorsun. Öyleyse, hakkını vermek suretiyle şöyle bir “Kime ne?” diye bağır da duyalım.

Yapamıyorsan, o hırkayı üzerinden çıkar, ve bir an evvel git o şuh meclise! Git ve gelme, çünkü orada izzet-i nefsin üzerine yemin etmeni bekleyen dostların var. Ben hatamı dürüstçe söyledim, beni affetmek sana ve rabbime kaldı.

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
Yorum Yok
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

Sitenin tüm hakları zirve2000.com'a ait olup, izinsiz alıntı yapmak yasaktır.