Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nin düzenlediği ’Türkiye’de Milliyetçilik’ konferansına konuşmacı olarak katılan Doç. Dr. Yıldız Akpolat, katılımın az olması nedeniyle şaşkınlık yaşadı. Konuşmasına başlamak için 20 dakika bekleyen Akpolat, 16 katılımcıya ulaşınca konuşmaya başladı, erken ayrılanlara da “Nereye gidiyorsunuz, beğenmediniz mi ?” diye sordu.
Atatürk Üniversitesi Kültür Merkezi Mavi Salon’da düzenlenen konferansa konuşmacı olarak katılan Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yıldız Akpolat’ı izleyicinin azlığı şaşırttı. Yaklaşık 150 kişilik salonda saat 14.00’te başlayacak konferansa ilk olarak 7 kişinin geldiğini gören Doç. Dr. Akpolat, 20 dakika bekledi. Dinlemeye gelenlerin sayısı 16’ya ulaşınca Doç. Dr. Akpolat, konuşmasına başladı. Konuşmasını ara ara keserek konferansı sonradan katılanlara, “Hoşgeldiniz efendim, buyrun. Keşke şekerle kolonya ile karşılasaydık sizi” diyen Doç. Dr. Akpolat, salondan erken çıkanlara da “Nereye gidiyorsunuz, beğenmediniz mi yoksa?” dedi.
“İNSANLAR AYAKTA KALIRDI”
Salondakileri güldüren diyalogların ardından Doç. Dr. Akpolat “İlk defa böyle birşeyle karşılaşıyorum. Verdiğim konferanslarda insanlar yer olmadığı için ayakta dinlerdi. Benden kaynaklanan bir durum değil. Bir hocamız, ’Üç kişi oldu mu ders yapılabilir. Tanrı, bir öğrenci bir de hoca oldu mu ders yapılır’ derdi. Çok da önemli değil aslında bir şeyleri konuşalım, birşeyleri paylaşalım” diye konuştu.
MİLLİYETÇİLİK, ’PARÇALANMAK’ DEMEK
Türkiye’de milliyetçiliğin tarihini anlatan Doç. Dr. Yıldız Akpolat, milliyetçilik ve sosyolojinin Türk modernleşmesinin ürünü olduğunu belirtti. Milletin modern bir yapı, sosyolojinin ise modern milletlerin birimi olduğunu söyleyen Doç. Dr. Akpolat iki kavram arasındaki ilişkiyi anlattı. Osmanlı İmparatorluğunun yıkılması milliyetçilik sonucu ortaya çıktığını anlatan Doç. Dr. Yıldız Akpolat konuşmasına şöyle devam etti:
“Biz milliyetçilikle ilk defa Balkan harbine sebep olan Bulgar ayaklanmaları sırasında tanıştık. Balkan Savaşları Osmanlı’yı parçalayan önemli adımlardan biridir. Biz milliyetçiliği sevmedik aslında. Milliyetçilik demek parçalanmak, bölünmek demek. Bulgar, Yunan, Arap milliyetçiliği Osmanlının toprak bütünlüğünü parçalayan yapılar aslında. İstanbul’daki aydın kesim son raddeye gelene kadar da imparatorluğun bütünlüğünü korumaya gayret etti. Türklere kala kala bir Anadolu yarım adası verildi.”