Erzurum’da ev ve ofislere yeni tasarımlar aşılayarak hayatımıza renk kazandıran iç mimarlığın var olduğunu son yıllarda öğrendik. Bunu kentte en iyi yapanlar arsında ise hiç şüphesiz bir bayan iç mimar var. Yasemin Şimşek. Yasemin hanım, bize alışla gelmişin dışında projeler çizerek modern hayata geçmemizde katkı sağladı. İç mimar Yasemin Şimşek ile Erzurum’da yaşayanların iç mimaride neler beklediğini ve sektörü konuştuk.
Mesleğe nasıl başladınız?
Karadeniz Teknik Üniversitesi İç Mimarlık Fakültesi’nden 2004 yılın da mezun oldum. Okulumun ardından Atatürk Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü’nde yüksek lisans yaptım. Öte yandan da mesleğime devam ettim. Üniversiteye hazırlık yaptığım dönemlerde inşaat mühendisliği, mimarlık veya iç mimarlık arasın da gidip geliyordum. Yani sayısal bir alan olacağı kesindi ama hangisi olacağı konusunda kararsızdım. Aksine ailemde de inşaat sektörün de çalışan kimse yoktu. Memur kökenli bir aileden gelmeme rağmen hep inşaat ve yapı sektörüne bir merakım vardı. Tabi süreç içerisinde mesleki tanıtım programları sayesin de, mimarlık ve iç mimarlık arasında ki farkı öğrenince, iç mimarlığın benim için daha uygun bir tercih olacağını düşündüm. Çünkü iç mimarlık daha detaycı, daha çok ayrıntılara önem veren bir meslekti. Bu nedenle detaycı yapım ile bir paralellik gördüm. İnsanın evindeki prizin yüksekliği gibi birçok detayla uğraşmak, renklerle uğraşmak, modayı takip etmek keyif verici. Mesleğimden zevk alıyorum, mesleğime aşığım diyebilirim. Farklı farklı meslek grupları ile çalışmaktayız. Örneğin bir kuaförün çalışma şeklini görerek ona göre tasarımlar fikirler üretmeye çalışıyoruz. Bu sayede de aklımızın bir köşesine yeni bilgiler ekleyerek daha geniş tasarımlar üretmeye çalışıyoruz. Farklı meslekler farklı insanları tanımak bizi rutinlikten kurtarıp mesleğimizin sıkıcı olmasına engel oluyor.
İç mimarlığı anlatmakta zorlandınız mı?
Erzurum’da ki talepler beklentilerin çok üstünde. ‘Bu işi Erzurum’da yapacağım’ dediğim zaman ofiste boş boş oturacağımı düşünüyordum. Fakat mesleğe başladıktan 1 ay sonra ilk işimi Ağrı’dan aldım. Ağrı’dan tesadüfen beni bulan birinin önce evini daha sonra da iş yerinin tasarımını yaptım. O günden bu güne kadar geçen zamanda da 3 ay veya 5 ay boş kaldığım bir zaman olmadı. Televizyon veya internet gibi olanaklar sayesin de bilgiye bu kadar yakınken yeni fikirler ortaya çıkıyor. Televizyonlar da yeni program formatlarının çıkmasıyla beraber insanlar da yeni fikirler ortaya çıkararak taleplerin yükselmesini sağlıyorlar. Erzurum’da eskiden talepler genellikle iş yerlerine yönelikti. İnsanlar evlerinin tasarımını ne olsa ben yaparım düşüncesi ile hareket ediyorlardı. İş yerleri daha göz önünde olduğu düşüncesi ile talepler bu yönde seyrediyordu. Ancak bu düşünce son zamanlar da çok değişti, insanlar artık evlerinin tasarımlarına da önem gösteriyorlar. Örneğin, bir mutfak dolabını hazır almaktansa renk tasarımında fikir alışverişi yapıyorlar. Bu müşterilerimizin hoşuna gidiyor. Erzurum’da yaptığım mekanlarda insanların tepkilerini gördükten sonra ‘evet bir fark var ve bu farkta insanlar tarafından fark ediliyor’ dedim. Yaptığım işlerin ön plana çıkmasını amaçlıyorum ve doğrultuda çalışmalarıma yön veriyorum.
Nerelerde iç tasarımlar yaptınız?
Erzurum da birçok önemli projeye imza attım. Erzurum Barosu’nun komple iç tasarımını Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın makam odası ve Erzurum Alışveriş Merkezin de bulunan birkaç işyerinde tasarımlarımız oldu. Hatta AVM’de tasarımını yaptığımız bir dükkân, alışveriş merkezi yönetimi tarafından en iyi mağaza seçildi. Bunun dışın da bir çok tasarımını yaptığımız mekanlar var. Erzurum’da ki asıl amacım, çok para kazanmak veya çok radikal bir projeye imza atmak değil. Erzurum’da ki amacımız eğer bu şehir de yaşıyorsak bu şehri güzelleştirmek adına bir şeyler yapmak istiyorum. Kentin güzelleşmesi hepimiz için olumlu katkıları olacaktır. Oturduğumuz bir mekân göze güzel geliyorsa, eğer kendimizi orada daha mutlu hissediyorsak, veya alışveriş yaptığımız bir mağazanın tasarımı güzel ise kendimizi orada daha rahat hissediyoruz. Bu kentin güzelleşmesine bizim de ufakta olsa bir katkımız olmalı. Mevsimler faktörlerin özellikle Erzurum üzerindeki etkileri, insanların kıştan önce evlerine taşınmak istemleri ile yaz mevsimlerinde ki yoğunluğun artmasına neden oluyor. Bunun haricinde iç mekanlarda ki çalışmalarımız da yaz kış ayrımı yok. Ama işin içine biraz daha kaba inşaat girince insanların tercihi doğal olarak yaz ayları oluyor. Bu sebepten dolayı yazları bizim için daha yoğun geçiyor.
Erzurum’da mimarlık ve iç mimarlık ne düzeydedir?
Erzurum’da mimarlık veya iç mimarlık adına yapılan pek bir şey yok. Mimarlık adına olan sürecin bundan sonra gelişeceğini düşünüyorum. Kentsel dönüşüm projelerinin buna büyük katkılar sağlayacağı kanaatindeyim. Şimdiye kadar binalar da ne mimarı bir doku görünmekte nede geleneksel mimarı yapımızdan bir esinlenme görüyoruz. Erzurum’da her manada çok dağınık bir yapı düzeni, yapı anlayışı var. Ama bu yenilenme çalışmaları ile bu düzensizlik ortadan kalkacak en azından böyle ümit ediyorum. Açıkçası Erzurum’da iç mimarlık mesleğini yapan çok kişi yok. İnsanlar evlerinde, dükkânlarında bir şey yapmak istediklerinde başka şehirlerden iç mimar getirme ihtiyacında olabiliyorlar. Ama günümüz artık iç mimarlığı bir ihtiyaç haline getiriyor.
Erzurumlular ne tür tasarımlar talep ediyor?
Son zamanların mekansal olarak trendleri avangart, yani ne tam modern ne de tam klasik gruplar daha çok tercih ediliyor. Türk milleti olarak oryantalist bir yapımız var. Erzurum için bunu daha çok söyleyebilirim. Metalik dokular altın, gümüş, taşlar veya parlaklıklar Erzurum‘da modası geçmeyen ürünler arasında yer alıyor. Televizyon da görülen bir yüzük bir kolye nasıl bir an da popüler olup talep görüyorsa, artık Erzurum’da da insanlar televizyonlar da gördüğü duvar kağıdını not alıp gelip bizden isteyebiliyorlar. Erzurum’da trend ne kadar klasikle modern arasında kalsa da gösterişe yönelik oluyor. Bu hep vardı aslında ama moda bunu daha çok etkilemeye başladı. Daha önceler de Erzurum’da hep standart mobilyalar yer alırken, şimdi daha çok çeşide ulaşabilmek mümkün oluyor. Böylece insanlar daha modern mekanlar arayışı içindeler. Ama ne olursa olsun içimizdeki yapı bizi klasiğe doğru çekiyor. Erzurum’da bugüne kadar ileri teknoloji ile donatılması istenen bir eve rastlamadım ama kapı kolundan banyosunda ki seramiğe kadar altın rengini isteyen çok insan var.
Siz ne tür mimari çizimler öneriyorsunuz?
Benim genellikle kullandığım formlar içerisinde muhakkak Selçuklu ve Osmanlı motifleri vardır. Çünkü geleneksel Türk el sanatlarının tamamının bizim ufkumuzu açacağına dair bir inancım bulunuyor. Bu nedenle birçok çalışmamda Çintemani ve Türk lalesine yer veriyorum. Bazen bir vazoda veya küçük detaylar da muhakkak yer veriyorum. Bir mimar olarak yaşadığımız yerin şartlarını bilmemiz lazım. Biz bir mimarın tasarımlarından çok haz edebiliriz ancak uygulama alanımız, uygulama maliyetimiz gibi unsurları da göz önünde bulundurmalıyız. Kendi kültürümüz temel alıyorum ve Erzurum’un kendi kültürünü mimarisini korumaktan yanayım.
Güzellik salonu iç mimarisi