Niyetim felaket tellallığı yapmak, yüreklere korku salmak değil.
Lakin bilmeliyiz ki büyük, hem de çok büyük bir tehlike ile karşı karşıyayız.
Tehlikenin adı; sığınmacılar.
Suriyeliler yetmedi, şimdi de başımıza Afgan mülteciler çıktı.
Her gün yasadışı yollardan İran sınırını geçen yüzlerce Afgan aramıza katılıyor.
İddialar doğruysa binlercesi de sınırın öteki tarafında geçiş için fırsat kolluyor.
Canını bizim tarafa atanlar yollarda insan zinciri oluşturuyor.
Aralarında çocuk ve kadınların da olduğu bu insanlar nereye gideceklerini bilmeden yollara düşüyorlar.
Yiyeceği, içeceği, giyeceği olmayan sığınmacılar Doğu’nun dondurucu soğuğunda ölümüne yolculuk yapıyorlar.
Gözümüzün önünde büyük bir trajedi yaşanıyor.
Göç idaresi, polis ve jandarma çaresizlik içinde ne yapacağını, nasıl önlem alacağını bilemiyor.
Barınma ve beslenme büyük sorun olduğu için herkes bu drama seyirci kalıyor.
TEHLİKE KAPIMIZDA!
Açlıktan, savaştan ve rejim baskısından kaçan bu insanların arasında kim var, kim yok bilinmiyor.
Köylere, kasabalara ve şehirlere dağılan Afganların bulaşıcı hastalık taşıdığı endişesi yaşanıyor.
Daha da önemlisi bunlarla birlikte uyuşturucu tacirlerinin de aramıza katıldığından kuşku duyuluyor.
Teröristlerin mülteci görünümü altında içimize sızdığı iddia ediliyor.
Çöplükten beslenen, dilenerek geçinen, kural tanımayan sığınmacılar asayişi bozup, huzursuzluğa neden oluyorlar.
Korku belasından kimse bu insanlara yardım eli uzatamıyor.
SINIRIMIZ YOLGEÇEN HANI
Erzurum’da mülteci babası olarak bilinen ve sığınmacılar için yaptıklarıyla büyük takdir toplayan Erzurum Kalkınma Vakfı (ER-VAK) Başkanı Erdal Güzel, Türkiye-İran sınırının kontrol altına alınması gerektiğini, aksi takdirde büyük sorunlarla karşı karşıya kalacağımızı söyledi. Son üç ayda Erzurum’a 11 bin mültecinin geldiğini hatırlatan Erdal Güzel, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sınırdan giren-çıkan belli değil. Evimizin bacası, kapısı, penceresi açık biz içerde oturuyoruz. Tehlike çanları çalıyor, duymuyoruz.Yani sınır yolgeçen hanı. Olacak şey mi? Bizim bildiğimiz her gün en az 500-600 kişi Türkiye’ye giriyor. Doğrusu bu insanlar büyük bir trajedi yaşıyor, ama içimize de bin türlü dert sokuyorlar. Sınırımızda etkin ve acil önlemler alınmalı ve mülteci akınına mutlaka son verilmelidir. Yoksa Suriyelileri aratacak bir mülteci dalgası bizi bekliyor.”
YASLIYIZ
Merhum Hulusi Seven derledi, o söyledi. Huma Kuşu’nu onun gibi söyleyen bugüne kadar çıkmadı. Göç Göç Oldu Göçler Yola Dizildi, Bülbülün Kanadı Kırık, Tutam Yar Elinden Tutam ve daha nice türkülere emsalsiz sesi ile can verdi, ruh kattı. Gönüllerde taht kurdu. Yalnız sesi ile değil mütevazı hayatı, beyefendi kişiliği ile haklı bir üne kavuştu. Radyoda, televizyonda, sahnelerde temsilcimiz oldu. Göğsünü gere gere ‘Erzurum’ dedi, memleketinin havasını her yana yaydı. Ve Mükerrem Ağabey (Kemertaş) hepimizi büyük bir üzüntüye gark ederek ebediyete göçtü. Sevgili ağabeyimizin sesi ve nefesi hep bizimle olacak. Kendisini hep saygıyla anacağız. Ruhu şad, mekânı cennet olsun.