Fazilet Dağcı Çığlık ismi, 2007 yılında gündemimize girdi. Erzurum’un bir kadın milletvekili olacaktı. ‘İsveç’de yaşayan biri nasıl Erzurum’u algılayacak’ diye endişeler yaşandı. Hatta hanımefendi için ne gaflar üretilip dilden dile dolaştırıldı. Zaman bir kez daha gösterdi ki, ön yargı çok kötü bir şeydi. Erzurum’u bilmez denen o günün bir çocuk annesi Çığlık, AK Parti’de ciddi bir yer edindi. Emine Erdoğan tarafından keşfedilen bu nazik ve kibar hanım, bugün benim diyen erkek milletvekillerine taş çıkarıyor. AK Parti’nin dış politikalar vizyonunda önemli bir yere sahip olan Fazilet Dağcı Çığlık ile gazetemiz merkezinde bir araya geldik. Uzun saçları, pileli eteği ve mor ceketi ile çok güzel görünen Çığlık ile gündeme dair konuları konuştuk.
Sık sık sizi Erzurum’da görüyoruz. Neler yapıyorsunuz şu aralar?
Erzurum’a hemen hemen her hafta sonu gelmeye çalışıyorum. Burada bir takım programlar oluyor. Takip etmem gereken işler var. Her geldiğimde mutlaka ilçelere gidiyorum. Sorunları yerinde görme imkanım oluyor. Ya da devam eden çalışmaların takibini yapmam gerekiyor. Bu nedenle sürekli Ankara ve Erzurum arasında mekik dokuyorum. Şu aralar Mart ayında yapılacak olan Dünya Snowboard Şampiyonası’nın hazırlık çalışmalarını yürütüyorum. FIS heyeti ile toplantım vardı. Diğer yandan Ankara’da yürüttüğüm komisyon çalışmalarım var. Yeni Anayasa ve en önemlisi besicinin saman sorununa yönelik çalışmalar yürütüyorum.
FIS heyetinin ‘çalışmalar yetersiz. Bu gidişle şampiyonayı iptal ederiz’ gibi çıkışları oldu mu size?
Hayır. Böyle bir yaklaşımları olmadı. Ama kabul edelim ki Palandöken’de bir işletim geçişi yaşandı. Kayak Federasyonu ile Gençlik ve Spor Bakanlığı arasında. Bu bir kargaşaya neden oldu. Ama tüm olumsuzluklara rağmen şampiyona hazırlıkları devam ediyor ve o tarihe yetiştireceğiz. Bakın Avrupa’da bu tür büyük organizasyonların yapılacağı yer sayısı bilindiğinden çok ama çok az. Küçük organizasyonlar için her yer uygun ama hiç biri Erzurum’un coğrafik yapısını gibi uygun değil. Düşünün işte Dünya’da bir ya da iki merkez var ve bu merkezler arasında Erzurum ön plana çıkıyor. Amacımız bu tür şampiyonaların sayısını artırmak. Bu yarışmayı bitirip bitirmez hemen suni kar sistemini çalıştırmak için göletin yapımına başlayacağız. Orada ki sorunu kabul ediyoruz. Artık Dünya suni kar sistemi ile kış sporları yapıyor. Bizim altyapımız var ama bir gölet için gerekeni yapamadık. Bu işin takipçisi benim. Şehirde ne olursa olsun fatura siyasilere kesiliyor. Ben bunun son derece farkında bir kişiyim. İtiraz etme lüksümüz de yok.
Kayak Federasyonu ve Spor İl Müdürlüğü arasındaki çekişme Palandöken’e zarar verdi. Bu konuya ne dersiniz?
Aslında bu sadece bu kurumlar için geçerli bir durum değil. Artık şunu anlamamız gerekiyor. Bazı işler tek kurumun tek başına götüreceği işler değil. Kış sporlarında Kayak Federasyonu olmaz ise olmaz, Gençlik ve Spor Bakanlığı olmaz ise olmaz. FIS olmazsa olmaz, hepsi birbirine bağlantılı kurumlardır. Tüm tarafların onayı alınmadan bir işin başarıya ulaşması güçtür. Bu sadece kış sporlarında değil, siyasette de böyledir, ekonomide de. Hayatın normal sürecinde bu vardır. Birbiri ile entegre olamamış kurumlar ve kuruluşların sonuca varması imkansızdır. Bakın; belki daha önce de yapılıyordur ama ben 2007 yılından beri parlamentodayım. Biz, Erzurum milletvekilleri sürekli sorunların tespiti, çözümü ve takibi için biraya geliriz. Zira aynı çatı altında olmamıza rağmen birbirimizi göremediğimiz zamanlar oluyor. Herkesin bir komisyon çalışması var. Ama periyodik olarak bir araya geliriz ve kimin ne iş yapacağını belirleriz, yönümüzü seçeriz. Tüm kurumlarda böyle olmalı. Hedef bir şehrin geleceği ise kişilerin kişisel sıkıntıları geçerli olamaz. Kayak merkezimizde eksikler yok mu? elbette var. Şimdi bunları zaman kaybetmeden telafi etmeye çalışıyoruz. Erzurum’u bu anlamda çok güzel günler bekliyor. Benim umudum ve ön görüm çok yüksek.
Parlamento demişken, Sayın Recep Akdağ’ın bakanlıktan ayrılması siz milletvekillerinin elini zayıflattı mı?
(Soruyu dikkatle dinledi, koltuğa yaslandı, hafif gülümsedi.) Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, ben hiç bakan beyin ayrılacağını düşünmüyordum. İhtimal dahi vermiyordum. Elbette hep bakan olarak kalamazdı ama dönemini tamamlar diye bekliyordum. Elbette bakanı olan bir şehrin milletvekili olmak çok önemli. Bir işi takip ediyorsunuz, geriye bakanlıkta çözülmesi gereken konular oluyordu. O noktada hiç sıkıntı çekmedik. Sayın Akdağ’a konuyu iletip bakanlık nezdinde çözmesini isterdik ve çözülürdü. Bakanımızın görevden ayrılması moralimizi bozdu, fakat Recep Akdağ’ın etkili bir yeri var. Bu yerini hala koruyor. Görevde olmasa da o ağırlığa hala sahip. İşlerin çözümü noktasında sıkıntı yaşamıyoruz. Öyle herkesin haddi değil 10 yıl bakan olarak kalmak ve çok başarılı olmak.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Erzurum’da bir konuşmasında ‘Fazilet hanımla Erzurum için çok önemli bir proje yapıyoruz’ demişti. Aradan uzun zaman geçti, projeden hala bir haber yok. Böyle bir proje yok muydu, biz mi yanlış anladık, yoksa rafa mı kalktı?
(Kahkaha atıyor…) Hayır, yanlış anlamadınız. Erzurum’un Sayın Recep Tayyip Erdoğan için ayrı bir önemi var. Konumu ve elbette oy oranı ile de bağlantılı bir durum. AK Parti tek seferde Erzurum’a Cumhuriyet tarihinin en büyük yatırımını yaptı. Bu ilk adımı kış sporları merkezi için yapılan milyarlık yatırımdı. Yatırımlar bununla sınırlı kalmayacak. Sayın Başbakan’ın çılgın projeleri var, kanal İstanbul gibi. Yakında böyle bir projeyi Erzurum için açıklayabilir. Ama bu projenin adı nedir derseniz ben buna bir isim koyamam. Şunu bilin ki Erzurum ile ilgili çalışmalar devam ediyor. Bu halk bize güveniyor. Son yapılan ankette İktidar olmamıza rağmen oy oranımız % 70’lerin çok çok üstünde, tabi ki bu durum şevkimizi artırıyor. Biz Erzurumlular bir şey yapmalıyız. Bize yapılan yatırımlara önce biz sahip çıkmalıyız. Ortada birçok ili kıskandıracak yatırım var ama hala eleştiriyoruz. Bu zihniyetimizi değiştirmeliyiz. Bu kent sahipsiz falan değil, yapılan tesisler hiç değil. O tesislere o kadar yatırım yapıldı, çürümesine izin verilir mi? Biraz sabırlı olacağız ki geri dönüşümü görebilelim.( Yine proje hakkında net bir şey söylemiyor.)
Sizin Başbakan Erdoğan ile yakınlığınız biliniyor. Hiç baş başa görüşmeleriniz oluyor mu?
(Kısa bir sessizlikten sonra söze giriyor) Tabi ki ben 23. dönemde Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Sözcülüğü, TBMM Türkiye-İsviçre Dostluk Grubu Kurucu Başkanlığı, Parlamentolararası Birlik Türk Grubu Başkanlığı ve Dünya Kadın Parlamenterler Birliği Başkan Yardımcılığı görevlerini yürüttüm. Bu dönem de Parlamentolararası Birlik Türk Grubu Başkanlığı görevini yürütüyorum. Almanya Başbakanı Angela Merkel’i karşılama grubunda yer alıyorum. Bu nedenle Sayın Başbakan’a hem bilgi vermek hem de fikir teatisinde bulunmak için bir araya geliyoruz. En son yapılan oturumda Suriye gelişmeleri masaya yatırıldı. Bu konularda Türkiye’yi temsil ediyorsunuz. Bir noktada sizin görüşleriniz ülke görüşünü yansıtıyor.
Emine Erdoğan ile hukukunuz derin, bu bilinen bir gerçek. Emine hanımla yurt dışına çıkıp alışveriş yaptığınız ve sizin Emine hanıma tercümanlık yaptığınız söyleniyor. Samimiyetiniz bu söylenenler kadar var m?
(Çok gülüyor) Ne! Gerçekten mi? Bak bunu hiç duymamıştım. Hayır, kesinlikle öyle bir programımız olmadı. Tamamen hayal ürünü. Çok şaşırdım.
Siz ilk Erzurum’dan aday gösterildiğinizde, şehirde sizinle ilgili olarak efsaneler üretildi. Hatta karikatürleriniz çizildi. Yurt dışından geldiğiniz için ilçe isimlerini karıştırdığınız esprileri yapıldı. O zamanlar tüm bu olanları nasıl karşıladınız?
Evet. Buna benzer olaylar oldu Sevda hanım. Ama ben sana durumu şöyle özetleyeyim. Ben çok soğuk ve sert bir şehirde yetiştim. Kimsenin kimseyi tanımadığı bir ortamda yaşam sürdüm. Mizaç olarak duygusal bir kişi değilim, aksine ben profesyonelim. Zamanla benim kim olduğumu anlayacaklarını biliyordum. Çok işimiz vardı. Bu tür söylemlere zaman ayıracak vaktim yoktu. Kendimi anlatma gereği bile duymadım. Kaldı ki ben 7 göbekten Erzurumluyum. Bizi ailem Erzurum kültürü ile yetiştirdi. Evimizde yerel dil kullanılır. Siz bile bu şiveyi kullanmıyorsunuzdur. Yurt dışında olmak böyle bir özlemi beraberinde getiriyor. Biz Avrupa’da bile ‘şiş’e egiç derdik. Her yaz memlekete getirirdi babam bizi. Kaldı ki ilçemin köylerinin isimlerini bilmeme gerek yoktu. Sorununu ve ihtiyacını bileyim yeterdi. Ama şu an Erzurum’u karış karış biliyorum. İşlevim değişti mi hayır.
Peki Türkiye’nin dış politikasını nasıl buluyorsunuz, Türkiye’nin imajı nasıl?
Türkiye yıllarca Ortadoğu’da gelişmemiş bir ülke imajına sahipti. İnanın bizi Kosovalı olarak biliyorlardı. Ne zaman dışa açılmaya başladık o gün tanınmayı gerçekleştirdik. 500 km.’lik yere bile uçak kalkıyor. Bu birçok Avrupa ülkesinde yok. Türkiye sürekli gelişen bir ülke. Başbakanımızın güçlü kişiliği imajımızı bir anda değiştirdi. Tabi bunda Davos çıkışı da çok etkili oldu. Bir anda Ortadoğu ülkelerinin sempatisini ve sevgisini kazandık. Avrupa Birliği’nin bize bakışı tamamen değişti, dün dikkate bile almıyorlardı. Bugün yaptığımız reformlarla gücümüzü bir kez daha ortaya koyduk.
Siz tabiri uygunsa, Avrupa görmüş yaşamış bir hanımsınız. Erzurum’un yerel yönetim çalışmalarını nasıl görüyorsunuz. Belediye çalışmaları nasıl, beğeniyor musunuz?
(Gülüyor) Ama Sevda hanım, öyle bir şekilde sordunuz ki ne diyeyim bilemedim bir anda.
Türkiye gelişmekte olan bir ülke, Erzurum’da öyle. Ama Erzurum’da geçmiş yıllarda hiçbir şey yapılmamış. Bizden bir anda bir kenti değiştirmemiz istenirse hata yapılır. Bakın, Türkiye’de birkaç metropol kent dışında, Anadolu’nun tamamı birbirinin aynı mimariye sahip. Biz iyi işler yaptık ama bunlar geçmişten gelmiş kangren olmuş sorunlardı. Alt yapı çalışmaları daha yeni bitti. Su sorunu yeni tamamlandı. Büyük bütçeli işlerdi. Şimdi sırda kenti güzelleştirmek var. Bence arkadaşlarımız tüm bunlara bakılınca gayet başarılı. Belki tanıtım ve anlatımda sorunlar yaşıyoruz diyebiliriz.
Hep anlatılır, Selametlik Süleyman Demirel Başbakan. Özel Kalem Müdürü odaya girer ve “Efendim Antep, Kayseri ve Erzurum’dan ziyaretçi heyetler var,önce kimi alalım?” Demirel cevap verirmiş,“ Erzurumluları al, onlar tayin için gelmiştir. Kayserili ve Antepliler yatırım için gelmiştir. Onların işi uzun sürer” diye. Durum hala böylemi, sizi en çok tayin için mi arıyor seçmenleriniz?
Bu klişe bir söylem, her il için söylenir. Kayseri iş dünyası ile ünlü olduğu için onlara o gözle bakılır. Bu söylemin Erzurum’a ait olduğunu düşünmüyorum. Bakın biz illere KUDAKA modeli kalkınma ajansları kurduk. Vatandaş buralara projelerini verip takip için bize başvuruyorlar, bunun adı bazen Avrupa Birliği Fonları oluyor. Artık sorunlar yerinde çözülüyor. 2000’li yıllarda yaşıyoruz. Yok öyle bir milletvekilinin tek başına bir ile yatırım getirmesi. Bu işler devletin yetkili kurumlarında hazırlanıp hükümet programına alınıyor. Biz işin takibini yapıyoruz sadece. Çabuk tamamlanması için koşturuyoruz, ötesi yok bu işin. Tayin olayına gelince, tabi ki ülkemizde kamu çalışanı bir hayli fazla, çözülemeyen noktada vatandaş bizi arıyor. Ama hep tayin için arıyorlar dersek haksızlık yaparız.
Bu kadar yoğunlukta aile hayatınıza nasıl zaman ayırıyorsunuz?
İkinci çocuk olana kadar işim galiba daha kolaydı. Her şeye zaman buluyordum. Ama bu süre zarfında ilk çocuğuma bayağı haksızlık etmişim. İkinci çocuğun doğumundan önce bir süre Erzurum’a gelemedim. Hafta sonları Ankara’da kaldım. Bir dönüp baktım ki, çocuk büyümüş. Zaman ne çabuk geçmiş. Ben Ankara’da yaşıyorum ama inan şehrin hiçbir yerini bilmiyorum. Hafta sonu bu kentte ne yapılır, nereye gidilir bilmiyorum. O dönem bocaladım. Şimdi aileme çok zaman ayırıyorum dersem doğru olmaz ama fırsatları değerlendirmeye çalışıyorum. Bazen zaman bulup çocukları okuldan alıyorum. Ama zor bir durum, hem anne hem parlamenter olmak.
Soğuk kentin Leydisi Fazilet hanımla sohbetimiz son bulurken, bir şey dikkatimi çekiyor. Belki
de ortak noktamız demem daha doğru olacak. O da benim gibi beden dilini çok kullanan bir hanım. Sorulan soruları net anlayan ama siyasetle harmanlayıp cevap veren Fazilet Dağcı Çığlık, aktif anlamda ilk kadın milletvekili olmanın ağırlığının oldukça farkında ama doğruyu söylemek gerekirse bir çok erkek vekilden daha çok konulara hakim. Hem bizi ziyaret etmesinden dolayı hem de bu güzel röportaj için kendisine teşekkür ediyorum.