Göreve geldiği günden bu yana muhalefetin hedefinden düşmeyen isimlerden biri: Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin.

Erzurumlu Bakan Tekin, Doğu Anadolu Gazeteciler Cemiyeti’ni ziyareti sırasında basın mensupları ile hem sohbet etti hem de kamuoyunun merak ettiği sorulara samimiyetle yanıt verdi.

Dışarıdan bakıldığında sert bir mizaca sahip gibi görünse de, sohbet ilerledikçe karşınızda iletişime açık, esprili ve özgüveni yüksek bir bakan buluyorsunuz. Türkiye’de her dönem, eğitim politikalarıyla birlikte bakan değişiminin de konuşulduğu bir sistem var. Tekin döneminde bu değişim “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” ile başladı. Tam da bu modelin ardından, eleştiri oklarının hedefi oldu. Sürekli istifası istenen, her iki ayda bir “görevden alınacağı” iddia edilen Tekin’e doğrudan sordum:

“Muhalefet sizi neden istemiyor, neden bu kadar eleştiriliyorsunuz?” Gülümsedi, sonra gayet rahat bir ses tonuyla cevap verdi: “Hoşuma gidiyor doğrusu. Benimle tartışamazlar.”

CHP’li bir milletvekiliyle yaşadığı bir diyalogu da anlattı: “Uçakta karşılaştık, ‘gelin sosyal demokrasiyi tartışalım’ dedim. Ben siyaset bilimciyim, Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunuyum. Üniversitede 20 yıla yakın anayasa hukuku ve insan hakları dersi anlattım. Dolayısıyla eğitimden, siyasetten, hatta CHP kurultaylarından bile benden fazla konuşamazlar.”

“Gölge bakan” tartışmalarına da netti: “Benim literatürümde öyle bir unvan yok. Bu parti içi denge hesabı. CHP içinde Özgür Özel’le Kılıçdaroğlu birbirine unvan dağıtıyor. Bana da bunu ciddiye almamı söylüyorlar. Kusura bakmayın, bunu ciddiye almam. O bir oyuncak. O oyuncakla sadece CHP Genel Merkezi’nde oynayabilirler.”

Efsane otel emekli oldu

Eleştirilerden rahatsız olmadığını özellikle vurgulayan Tekin, “Ziya Bey gibi sessiz bir bakan istiyorlar ama ben öyle biri değilim. Benim söylediklerim rahatsız ediyor çünkü üsluba başvurmadan, gayet nezaketle ama net biçimde cevap veriyorum” dedi.

“Şeriat kitabı” iddiasına da açıklık getiren Bakan Tekin, “Kabine açıklandığı gün akşam, CHP sözcüsü çıktı ‘şeriat kitabı yazmış’ dedi. Oysa kitabım Osmanlı’da demokrasi tartışmalarını anlatır. Yeni Osmanlı aydınlarının makalelerini inceledim. Demokrasi, meşveret, biat kavramlarını karşılaştırdım. Kitabı eline alıp ‘şeriat kitabı’ diyenin ya okuma yazması yoktur ya da niyeti başkadır”ifadelerini kullandı. Son cümlesi ise, makamın geçiciliğini en sade haliyle anlatıyor:

“Bugün varım, yarın yokum. Mühür elimdeyken önemli olan ülkeme, milletime, şehrime ne kadar hizmet ettiğimdir.” Eleştiriler karşısında savunmaya geçmek yerine ironiyle yanıt veren bir bakan profili çiziyor Yusuf Tekin.

Kendi deyimiyle, “Beni sevmiyorlar çünkü ne söylediklerini anlıyorum ve cevabı nezaketle veriyorum.” Bu söz, aslında bütün tartışmaların da özeti gibi…