Başkanlık Sistemi…
Sanki ülkenin en büyük sorunu buymuş gibi,
Halk;
Aşından, işinden, can ve mal güvenliğinden daha çok yeni bir Anayasa ve Başkanlık sistemi istiyormuş gibi,
Suni bir şekilde yaratılan kamuoyuyla,Türkiye’de uzunca bir süredir “Yeni Sivil Anayasa” isteği ortaya çıkıverdi.
Oysa unutulan şey,
1982 yılında askerler tarafından yapılmış olan mevcut Anayasa’nin,yüzde sekseninin siviller tarafından zaten değiştirildiğiydi.
Özellikle 2.cumhuriyetçiler,yani “FEDERALİZM” taraftarları bu yeni Anayasa’yı çok istediler.
Basında sıkça ve sıkıca bunu savundular,kamuoyu oluşturmak için ellerinden geleni yaptılar.
Tüm bu çabaların sonunda, Meclis’te nihayet bir komisyon kuruldu.
Adı “Meclis Uzlaşma Komiyonu”
İşte bu komisyon çalışmalarına devam ederken,aniden Başkanlık Sistemi metni komisyona sunuluverdi…
Yazılan yeni Anayasa’da sistemin Başkanlık Sistemi olması isteniyor.
Ancak;
Muhalefet partilerinin tamamı Başkanlık Sistemi’ne karşı.
Bu şekilde bir değişikliğin komisyondan çıkmayacağı belli.
Çıksa bile, AK Parti’nin bu Anayasa’yı Meclisten geçirip, refaranduma götürebilecek Milletvekili sayısı mevcut değil.
Kısaca BAŞKANLIK SİSTEMİ’nin gelmesi mümkün görülmüyor.
Peki nedir bu sistem..?
Türkiye’de uygulanabilir mi..?
Benim şahsi kanaatim;
Bu sistemin şu an için ülkemizde UYGULANABİLİRLİĞİ’nin olmadığıdır.
Başkanlık sistemine karşı değilim.
Bu sistemin “Türkiye’de uygulanmasına” karşıyım…
Bu sistem dünyada iki farklı şekilde uygulanıyor.
Fransa gibi bazı ülkelerde Cumhurbaşkanı aynı zamanda devlet başkanı ünvanına sahip ancak altında bir de başbakan bulunuyor.
ABD gibi ülkelerde ise Devlet Başkanı tüm yürütme yetkisini kendinde topluyor.
Dünya’da Başkanlık sistemini uygulayan ülkelerin sayısı 38.
Bunlar arasında,
-Venezüela,
-Güney Kore,
-Meksika,
-Kenya,
-Brezilya ve Afganistan gibi ülkeler bulunuyor…
Peki sistem Türkiye’de uygulanırsa ne olur..?
Siyaset bilimciler ve akademisyenler istikrarlı olmadığı ve demokratik olmayan bir sistem yaratma riskinin bulunması nedeniyle sistemi eleştiriyor.
Sistem;
ABD ve birkaç örnek dışında demokratik bir siyasal sistemi sürdüremiyor.
Sistem denemeleri Latin Amerika ülkelerinde diktatörlüklere ve askeri rejimlere dönüştü.
Türkiye gibi demokratik kurumsal yapıları tam oturmamış,
Kuvvetler ayrılığı ilkesi tam uygulanamayan ülkeler de,
Sistemin demokratik yapıdan uzaklaşması çok kolay olabilir.
Başkanlık sistemlerinde sağ ve solda merkez partileri biçiminde iki siyasi partili sistem ortaya çıkıyor…
Sistemin getirebileceği bu olumsuzluklar mutlaka dikkate alınmalı.
Türkiye gibi bir ülkenin bulunduğu coğrafyanın siyasi durumu göz önüne alındığında,
Binlerce yıllık Devlet geleneğimizde TEK adamlık olduğu düşünülürse,
Bu sistemin DEMOKRATİK bir şekilde işlemeyeceği açıktır.
Tüm yetkileri eline almış bir başkan her istediğin yapabilir.
Ayrıca yarı başkanlık yada partili cumhurbaşkanlığı sistemleri de,
Ülkemiz için doğru sistemler değildir.
Doğru olan;
Şu an ki sistem olan,
Demokratik Parlamenter sistemin arızalarının düzeltilerek yola devam edilmesidir.
Seçim sistemi ve siyasi partiler yasalarının değiştirilmesidir.
Lidere değil,seçmenine karşı sorumlu vekillerin yolunun açılmasıdır.
Liderlerin ağzına bakan vekil değil,seçmenin gözünün içine bakan vekillerin seçilmesinin sağlanmasıdır…
Sistem değişikliği ısrarı gündemden düşmelidir artık.
Böylesi gündemlerle ülkenin enerjisi heba edilmemelidir.
Bu türden gereksiz tartışmalarla Türkiye’yi yormaktan vazgeçilmelidir…
Son Söz;
Benim oğlum bina okur,döner döner yine okur..!