Kimi zaman kandırıldılar, kimi zaman yollarını kaybettiler. Kimi ise en yakını tarafından cinsel istismara uğradı ya da öldürüldü. Kiminin cenazesi komşunun evinden çıktı, kiminin bir dere yatağından…
Türkiye’de yaz aylarında kayıp çocuk vakaları artıyor. Ağrı’da Leyla’nın, Ankara’da Eylül’ün, İzmir’de Ceylin’in başına gelenler hala tüm Türkiye’nin hafızalarında…
Ağrı’da dedesinin köyünde kaybolduktan 18 gün sonra cesedi defalarca kez bakılan dere kenarında bir sabah ortaya çıkan güzeller güzeli Leyla’nın katili bulunamadı. Kafalardaki tüm sorular ve sırlar onunla beraber mezara gitti. Amcası ile birlikte 6 sanık tutuklandı ama yargılama sonunda berat etti.
***
Türkiye şu an minik bir kızı daha arıyor günlerdir. Diyarbakır’da Narin’in başına ne geldi, ne oldu bilmiyoruz. Hala sağ mı, cinsel saldırıya mı uğradı? Bir yerde parçalandı mı bilen yok!
İşin özü hep şuraya geliyor, ADALET!
Bir ülkede eğer bu kadar çocuk ve kadın katlediliyor ve öldürülmeye devam ediliyorsa, verilen cezalarda sıkıntı var demektir…
Yasalarda boşluk, vicdanlarda arıza var demektir…
***
İşte FETÖ döneminde yaşadık, kişiye özel adaleti! Güvenlik güçleri ve yargı erkinin yapabileceği, yürürlükteki yasa ile sınırlıdır.
Yaşanan cinayetler, cinayetlerin oluş biçimi ve sonrasındaki gelişmeler için endişeliyiz. Kim tarafından ne için saldırıya uğrandığının önemi yok. İster aile içinden ister dışarıdan…
Çocuklara bu kadar kıyılmamalı…
Çocukların nefesini kesenlerin nefes alamaz hale gelmeleri gerekir.
O Adalet ki bir toplumun, bir ülkenin ayakta kalmasını sağlayacak yegâne temeldir.
***
Toplum şizofren oldu. Anne babalar evlatlarına bir şey olacak korkusu ile çocuklarını evde cam fanuslar içinde saklıyor. Okulların açılmasına kısa süre kala ebeveynler çocuklarını aynı mahallede bulunan okula bile servisle göndermek zorunda kalıyor.
Çünkü sokaklar güvenli değil, ya köpek saldırıyor ya insanlar…
Böyle bir halde nasıl sağlıklı çocuklar yetiştirip geleceğe güvenle bakacağız?