Erzurum Haber

şişli escort beylikdüzü escort fatih escort acıbadem escort anadolu yakası escort aksaray escort bodrum escort bayan

11 Temmuz 2013 - 10:49

21. YÜZYILDA DARBE/DEVRİM/BAHAR…

Mısır’da yapılan askeri darbede, tıpkı Mursi gibi dindar ve muhafazakâr birisi olan hatta Mursi’nin atadığı Genelkurmay Başkanı General Sisi, halkın isteği ile 3 Temmuz 2013’de yönetime el koydu. Yani darbe ile indirilen de darbeyi yapan da aynı dindar muhafazakâr kanattan iki isim.

Bu bilgi çok önemli, çünkü Mısır’da darbeyi yapanlar farklı bir düşüncenin taraftarları değiller.

Mısır darbesi ile bir anda Türkiye’de başta Sayın Başbakan olmak üzere, bütün hükümet erkânı ve hükümet taraftarları darbeyi kınamaya, bu konuda yorum yapmayanları da darbeciliği savunmakla suçlamaya başladılar.

Bir an için şöyle düşünelim:

Mısır’daki darbe Müslüman Kardeşler’in iktidara getirdiği Mursi’ye karşı değil de farzımuhal laiklere karşı yapılsaydı, Türkiye’de başta Sayın Başbakan’ın ve çevresinin tavrı ne olurdu?

Nasıl olurdu?

Bu soruyu cevaplamak, bu yazıyı uzatmaktan başka bir işe yaramaz herhalde?

Özetle, her hangi bir olayı veya olguyu kendi pencerenden okuma hikâyesi.

“BOB” veya “Arap Baharı” adıyla:

–          2002’de Türkiye’de yeni bir hükümet işbaşına geldi. Bu hükümet ile Sayın Başbakan BOB Eşbaşkanı olduğu gibi Arap Baharı’nı da bütün gücüyle destekledi.

–          Amerikan yönetimi Irak’da darbe yaptı, bölgede en büyük desteği verenlerden birisi Türkiye’de hükümetti. Afganistan olayı benzer şekilde.

–          “Arap Baharı” adıyla Batı, Libya’da Kaddafi’yi devirirken Türkiye’de hükümet destek verdi.

–          “Arap Baharı” adıyla Mısır’ın eski Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’e yapılan darbeye Türkiye’de hükümet destek verdi.

–          “Arap Baharı” adıyla Suriye’de Beşar Esad’a yönelik Batı’nın darbe teşebbüsünü Türkiye’de hükümet “şiddetle” destekledi, desteklemeye de devam etmektedir.

Özetle, Tunus, Mısır, Libya, Suriye, Bahreyn, Cezayir, Ürdün ve Yemen’de büyük çapta cereyan eden, Moritanya, Suudi Arabistan, Umman, Irak, Lübnan ve Fas’ta küçük çapta olmak üzere bütün Arap dünyasında baş gösteren mitingler, protestolar, halk ayaklanmalarında yani bütün bu darbe/devrim/bahar sürecinde Batı ile beraber hareket eden bir hükümet profili vardı Türkiye’de.

Gezi Parkı gösterileri sırasında Sayın Başbakan “Arap Baharı”na atıfta bulunarak Türkiye’de asıl değişimin 2002’de gerçekleştiğini ve bunun adının da “Türkiye Baharı” olduğunu ifade etti. Sayın Başbakan’ın bu söylemi tamamen doğru bir yaklaşımdır.

Türkiye’de 2000 yılında küreseller tarafından önce büyük çaplı bir ekonomik kriz çıkartıldı, dönemin mevcut hükümeti halkın nazarında gözden düşürüldü.

Dönemin koalisyon ortağı Bülent Ecevit’in partisi önce ikiye sonra üçe böldürüldü.

Refah Partisi’nden büyük kopuşlar oldu ve Kasım 2002’de Türkiye’de henüz yeni kurulmuş bir parti iktidara taşındı. Bu parti, 11 yıllık iktidarı boyunca küresellerin Avrasya’daki bütün politikalarına destek verdi. Desteğin ötesinde taşeronluğunu yaptı. Hatta “Açılım” adıyla Türkiye’de yeni baharlara tarih verdirildi.

Bunlar bölgede, sadece Türkiye’de cereyan eden hadiseler.

Türkiye’den hemen sonra 2003 yılında Gürcistan’da Eduard Schwardnadze’ye benzer darbe/devrim/bahar uygulaması yapılarak Mihail Saakaşvili devlet başkanlığına getirildi.

Ukrayna’da, Moldova’da darbe/devrim girişimleri denendi.

Kıbrıs’ta “Yes be annem” mitingleriyle rahmetli Rauf Denktaş önce halkın gözünden düşürüldü, sonra da Batı yetiştirmesi Mehmet Ali Talat iktidara taşındı.

Kıbrıs küreseller tarafından “Annan Planı”yla Rumlara servis edilmeye çalışıldı. Hükümet buna da destek verdi. Bu konuyla ilgili 2004 yılında yazdığım yazıyı salık veriyorum. “Kıbrıs Laboratuvarı” http://www.senolkantarci.com.tr/?p=72

Mısır’da 3 Temmuz 2013’te gerçekleşen olaya dünyadaki 198 ülkeden sadece 3 tanesi (Türkiye, Tunus, Kenya) “darbe” dedi.  Küresel ve bölgesel güçler tanımlamada hala kararsızlar.

Mısır hadisesi ekseninde, Türkiye’nin siyasal geçmişi göz önüne alındığında askerin vesayeti her halükarda darbe olarak tanımlanır. Çünkü Türkiye’nin siyasal psikolojisi buna müsaittir. O halde Mısır’daki gelişmeye 195 ülkenin darbe dememesinin sebebi ne olabilir?

Veya Mısır’da ki yönetim değişimi olgusu, Ortadoğu ülkelerinde bundan böyle küresellerin yeni anlayışlarına uygun iktidarlar için bir başlangıç mı olacak? Bu bağlamda Mısır’ın geleceğinde “Müslüman Kardeşler”in yeniden daha da güçlenerek iktidara geleceğini savunanların cevaplamaları gereken önemli bir soru var:

“Mısır’da iktidarda zaten Müslüman Kardeşler kadrosu vardı, onu kıvama getirmek yerine neden iktidardan uzaklaştırdılar?”

Bu arada aslında “darbe” tanımlamasını sadece Türkiye’de Türk Dil Kurumu’nda değil, dünya çapında yeniden yapmak gerekiyor gibi. Çünkü 21. yüzyılda “darbe”ler artık sadece askeri olarak yapılmıyor.

Şenol KANTARCI

https://twitter.com/senolkantarci

 

HABER HAKKINDA GÖRÜŞ BELİRT
Yorum Yok
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
GÜNLÜK HABER AKIŞI
KAYIP GENÇTEN HABER YOK
GÜNLÜK HABER AKIŞI
Dayatılan kaderi yaşamak!
GÜNLÜK HABER AKIŞI
Bu AVM’ye kadın eli değdi
GÜNLÜK HABER AKIŞI
Bu defa aday değil
GÜNLÜK HABER AKIŞI
Listesi cebinde
GÜNLÜK HABER AKIŞI
Şipşak daire!
GÜNLÜK HABER AKIŞI
Sis yuttu!

Sitenin tüm hakları zirve2000.com'a ait olup, izinsiz alıntı yapmak yasaktır.