20 yaşının güçlü insanı; Ben bugün 30 yıl sonra sana baktığımda yine sendeki iyiliği ve sevgiyi görebiliyorum. İnsanlara yalansız konuşan, gerekirse yaptığının bedelini ödemeye hazır, ama biraz deli, biraz asi, biraz aceleci, biraz inatçı. “Çok aceleci olma” demek isterim ama biliyorum ki beni dinlemeyeceksin. Çünkü biliyorum ki refleksel yapın buna uygun değil ve biraz da inatsın. Ama biliyor musun sen bana hep yol gösterdin, mesela hiçbir zaman parayı önemsememeyi senden öğrendim. Aynen 20 yaşındaki ben gibi hediyeler almayı ve vermeyi hala çok seviyorum. O zamanlar çok paraya sahip değildin ama el becerilerinle hediyeler yapıyordun, günlerce uğraşıp, yüreğinden tualine akan duygularını resmederek hediyeler hazırlıyordun. Yani kısacası hediyeleşmeyi sen bana öğrettin. Evet sadece duygularını resme dökmeyi değil, sporu sevmeyi de sen öğrettin bana. Sendeki dinamik ruhu hiç kaybetmeden aklıma koyduğumu yapmayı, çaresizliklerde çözüm aramayı ve birazda sonunu çok düşünmeden bir işe girişmeyi, yani açıkçası gelecekten çok korkmamayı öğrettin bana. 20 yaşındaki ben, 23 nisanları “iyi ki doğmuşum’’ diye kutluyordu, dinamik, coşkulu ve mağrur. Ve yine kutluyorum bugünü, bundan sonra daha ne kadar kutlayabilirim kaygısını yaşamadan, ölümün her geçen gün biraz daha yaklaştığına aldırış etmeden.
Doktor olmayı ne kadar istediğini biliyorum ve şimdiki aklımla ve duygularımla sana ulaşabilseydim “iyi ki doktor olmayı seçmişsin’’ derdim. Belki evladını kaybeden bir annenin gözyaşları içime aktı, yaşlı bir babanın kanser ağrısı beynimde zonkladı, belki hiçbir germ hücresi bulamadığım bir biyopside genç bir insanın bir daha çocuğu olamayacağına dair yürek acısını, hayal kırıklığını içimde hissettim, ama bu mesleği çok sevdim. Sırf nöbeti olmasın, çocuklarımla daha çok ilgileneyim diye seçtiğim uzmanlık alanının aslında çok çalışmam, çok okumam gerektiğini, yine ailemden, çocuklarımdan zaman alıp işimi yapmam gerektiğini şimdi biliyorum. Bunu sana söylemek isterdim, ama beni dinler miydin veya önemli olur muydu senin için bilmiyorum… Kanser olanlar biran önce tedaviye başlasın diye, kanser olmayanlar bu güzel haberi alsın diye bir an önce raporları çıkarmaya çalışırken, geç saatlerde hastaneden gelip yine evdeki mikroskobumun başına oturduğumda “tamam oğlum biraz bekle’’, “az kaldı oğlum’’, “şimdi işimi bitirmeliyim, bunu sonra yapsak olur mu’’ demelerimi sana anlatamam. Bu arada biraz da günah çıkarmış olayım, çocukluklarını birlikte çok yaşayamadığım çocuklarımdan.
Evet bazı yanlışlarda yaptın, birçok şeyde yanıldın belki. Ama niye bunları yaptın demeyeceğim, biliyorum hem dinlemezdin, hem de bunları yapmadan yanlışlar olduğunu öğrenemezdin. 50 yaşın özgüveniyle, dinginliği ve istediği çoğu şeyi elde etmenin rahatlığıyla bunları söylemek kolay. Evet hep ben sana bilgelik etmeye çalışıyorum, acaba sen bana ne derdin, sevgili 20 yaşım? Bunu belki de hiç bilemeyeceğim, ama ben yüreğimde hep senin kalp atışlarınla yollardayım.
Hocam sayenizde yaşımın kıymetini ve birçok sonuç için neden olabileceğini bir kere daha fark ettim. Teşekkürler