Farkında mısınız..?

Son günlerde bir algı yaratılmaya, zihinlere bir şeyler yerleştirilme çalışmaları var sanki.
GÜZİDE Türk Basını da, bilerek yada bilmeyerek bu çalışmaların içerisinde yer alıyor, çanak tutuyor. Ben bu durumu onaylamıyorum ve çok tehlikeli buluyorum.
Şöyle ki;
Türkiye’nin geleceği konuşulurken hep iki isim ön plana çıkarılıyor.
Sayın Gül ve Sayın Erdoğan.

Olası bütün iktidar senaryoları bu iki isim üzerinde yoğunlaştırılıyor.

Sanki başka bir kişi yada parti veya fikir yokmuş gibi davranılıyor.
Bir tek kişi için koskoca Türkiye Cumhuriyeti’nin yönetim şeklinin değiştirilmesi bile tartışılıyor bu ülkede.
Sormak isterim;
Kişiye özel YÖNETİM ŞEKLİ olabilir mi..?!
90 yıllık tarihinde 11 Cumhurbaşkanı görev yapmış bu ülkede.
Onlarca da Başbakan.
Başbakanlıktan Cumhurbaşkanlığına geçen siyasetçiler oldu.
Hiçbiri için böylesi konular konuşulmadı, böylesi talepler dile getirilmedi..
Bu ülkede, mevcut durum ve kanunlarla Cumhurbaşkanlığı görevini yapabilecek kimse yokmuş ve sadece TEK BİR KİŞİ varmış gibi bir algı yaratılması çok tehlikeli ve sorunlu bir yaklaşımdır.

Bu ülkede onlarca siyasal parti ve görüş vardır. Bunların hepsi yok sayılıyor. Önümüzde ki seçimlerde Halkın kime oy verip, kimi iktidar yapacağı belli değildir.

Diyelim ki Başkanlık sistemini tercih ettik ve sistemi değiştirdik. Halkın kimi başkan seçeceğini nereden bilebiliriz ki..?

Hal böyleyken,
Bir ya da iki kişi için ”Başkanlık, yarı başkanlık yada partili cumhurbaşkanlığı olursa…” demek MİLLET ile pazarlıktır ve çok yanlıştır.
Bu, MİLLET İRADESİNE İPOTEK koymaktır.
Dayatmadır.
Bu ülke, sanırım böylesi bir olayı ilk kez gördü.
Bir siyasetçi için, Cumhurbaşkanlığı makamı etkisiz bir makam ise,

Ülkeye orada hizmet edemeyeceğini düşünüyorsa, hizmet ehli ise etkili bir makam Başbakanlık görevine devam eder.
Kimse kimseyi “Cumhurbaşkanı ol…” diye zorlamıyor ki.

Verilenler geri alınsın!

Bu, her Türk vatandaşının da hakkı olan kişisel bir tercihtir.

İsteyen herkes, gerekli şartları taşıyorsa aday olabilir.

Ayrıca, Türkiye gibi bir ülkede, bulunduğu sorunlu coğrafyayı da göz önüne alırsak

Başkanlık, Yarı Başkanlık yada Partili Cumhurbaşkanlığının nelere mal olabileceğini de çok iyi hesap etmek gerekir.

Bu sevda, federasyonu ve nihayetinde bölünmeyi beraberinde getirebilir..
Herkese soruyorum;
Tek bir kişi etrafında dönen senaryoların olduğu ülkelerde,
DEMOKRASİDEN bahsedilebilir mi..?!
Alternatiflerin bir tarafa itilip, unutulduğu, dikkate bile alınmadığı bir sistemin adı DEMOKRASİ olabilir mi..?!
Tek adam özlemi olan bir ülkede ÇOĞULCULUKTAN bahsedilebilir mi..?!
Kişiye özel SİSTEM olabilir mi..?!
Bu durum;
ACIMASIZCA eleştirilen 1930’ların,1940’ların TEK ADAM yönetimine ve ideolojisine özlem duymak değil midir..?!
Son söz;
Bu Dünya’da kimse VAZGEÇİLMEZ, yer i DOLDURULAMAZ değildir..!